Çatışmadan Bütünleşmeye...

“Yaşamın amacı yaşamaktır, yaşamaksa farkında olmaktır.”

David Schiller

Clarkson ve Mackewn (1993: Daş, 2010) farkında olmayı “kişinin kendi duyum, duygu, düşünce ve davranışlarıyla, yani kendi varlığıyla ve çevresiyle temas içinde olması” şeklinde tanımlamışlardır. Buna göre, farkına varma sürecinde kişinin sezgilerini; bu sezgilerin giderek belirginleşmesi, kişinin bu sezgileri sadece bilişsel olarak değil, duyguları ve bedeniyle de yaşaması ve sonuçta bunları yeni bir bilgi, anlayış ve bakış açısı şeklinde açığa çıkarması izler. Sonuç olarak da farkına varan kişi önceki yaşantılarını, farklı bir şekilde anlamlandırmaya başlar. Kişi farkında olduklarını bütünleştirip, yeniden organize ettikçe, farklı seçeneklerin olduğunu görür ve seçimlerini değiştirebilir (Daş, 2010).

Bu anlamda farkındalık organizma-çevre ve aralarındaki ilişkiye oldukça bütüncül bir şekilde yaklaşmaktadır. Başka bir deyişle, zihin gibi varoluşun sadece bir kısmına (ör; düşünceler) değil, bütününe (beden, duygu, düşünce, davranış, kendilik ve ilişkiler) odaklanır. Tüm bunların ışığında, Latner’in de ifade ettiği gibi (1992: Daş, 2010) büyüme ve değişmenin ilk koşulu olarak farkındalık, Geştalt yaklaşımındaki en temel kavramlarından biri olarak karşımıza çıkar. Burdan hareketle de, Geştalt terapide farkında olma becerisini ve farkındalık düzeyini artırmak hedeflenir.

Farkındalığa, yani bilince, verdiği önem nedeniyle Geştalt yaklaşımı sıklıkla eleştirilmiştir. Bu eleştirilere göre Geştalt yaklaşımı bilinç üzerine çok fazla odaklanmaktadır (Polster ve Polster, 1974: Daş, 2010). Buna göre, kişilerin değişim için ihtiyacı, zaten sahip oldukları farkındalık değil, spontanlıktır. Bu noktada, Daş’ın kitabında bu kişilerin sadece farkında olmak istedikleri şeylerin farkında oldukları gerçeğinin gözden kaçırılmaması gerektiği vurgulanmaktadır. Zira Geştalt yaklaşımına göre, farkında olmadıklarının farkında olmasına yardımcı olunmadığı sürece danışanın sıkıntılarından kurtulması mümkün değildir. Farkında olmak da yukarıda da ifade ettiğimiz gibi tüm verileri biraraya getiren bir süreçtir ve bölmekten ziyade bütünleştirmeyi, tüm bunların ışığında da yaşantılara yeni bir anlam vermeyi amaçlar.

Tam bir farkındalığın sağlanabilmesi için zihinsel yaşantılarının farkına varılması yeterli değildir. Bunun yanı sıra kişinin duygusal ve bedensel yaşantılarının, hem çevresinin, hem de içsel yaşantıları ile çevresi arasındaki ilişkilerin farkına varması gerekir. Bu öğelerden biri eksik olduğunda yaşanan tam bir farkındalık sayılmaz (Daş, 2010). Buna karşılık zihin, sözü edilen tüm bu boyutlara bütüncül bir şekilde yaklaşmak, sonunda da bunları sentezlemek yerine; sadece düşüncelere odaklanır. Düşüncelerse deneyimi, her yaşantıyı parçalara bölerek anlamaya çalışır. Bu da kişinin parçaları arasında bir çatışmaya, hatta savaşa yol açar. Bu noktada Passons (1975: Daş, 2010), farkında olunmayanların çoğunlukla kaçınma ile ilişkili olduğuna, yani kişinin farkında olmamayı seçerek bir şeylerden kaçınmaya çalıştığına işaret etmektedir. Bu bizim aklımıza bozuk bedensel duruşları ya da daha uç boyutta psikosomatik bozuklukları getirmektedir. Üzülmek için hiçbir sebebi olmadığını söyleyen fakat şiddetli gerilim baş ağrıları yaşayan bir birey de zihnin bölüp parçalama tuzağında, yani farkındalıktan kaçmada çareyi bulmuş, ama yine bir çaresizlik içine düşmüş gibidir. Bunlar zihnin yok saydığı bazı ihtiyaçların, farklı kanallar aracılığıyla sesini duyurmaya çalışması olarak ifade edilebilir. Bir başka deyişle, “ben” tüm boyutlarıyla şimdi ve buradadır ve her kanaldan ihtiyacını dile getirmenin bir yolunu aramaktadır. Zihinse böl parçala yönet taktiğini uygulayan ve ağzı iyi laf yapan bir diktatör gibidir, ancak duygular ve bedenin gizliden gizliye yükselen isyanını durduramaz. Sonuç olarak kişinin ihtiyacına ulaşması hedefi akılda tutularak tüm parçalar yuvarlak masa etrafına toplanmalı ve aralarında uzlaşı sağlanmalıdır. İşte farkındalık, her kafadan çıkan ayrı sesin, ihtiyacın “ben buyum” demesi ile “aha, tabi yaa” dedikleri noktada ortaya çıkar.

Bu bağlamda Yontef (1993: Daş, 2010) nelerin farkına varılacağının belirlenmesinde ve bunların anlamlandırılmasında kişinin ihtiyaçlarının oynadığı role dikkat çekmiştir. O halde farkındalık, yani bilinç, kişinin sadece bilişsel olarak değil, duyguları ve bedeniyle de bir şeyler yaşaması, bu yaşadıklarına kulak verebilmesi ve bunları yeni bir anlayış içinde bütünleştirebilmesi ile gelir. Zira kişinin sözler ile kendine ve başkasına yalan söylemesi ve farkındalıktan kaçmak için, çeşitli savunma mekanizmalarından da yararlanarak sahte bir dünya oluşturabilmesi, oldukça kolay ve mümkünken; bedenin ve duyguların yalan söylemesi mümkün değildir.

Kişi duygularının ve bedeninin verdiği sinyallere dikkat ettikçe ihtiyaçlarının farkına daha fazla varır ve bu noktada da kişinin daha gerçekçi bir bakış açısı kazanması kaçınılmazdır. İşte bu da bilincin tüm verileri bütünleştirmesidir. Tam bir farkındalık olmadığı sürece, zihin; beden ve duygularla sürekli bir çatışma içinde olacaktır ve kendi kendini inandırmaya çalışsa da, bu parçalar arasında konsensus sağlanmadıkça birey tam anlamıyla tatmin olmayacaktır. Bu bağlamda, farkındalık bireyi oluşturan tüm yapıların birbirlerini dinlemesi ve sonucunda uzlaşması olarak tarif edebilir. Zira hepsinin ortak hedefi, bireyin ihtiyacının karşılanmasıdır. Tüm parçaların bir hedef etrafında birleştiği farkına varma noktasında ise bütünleşme ortaya çıkar. Daş (2010) bunu, farkına varan kişinin “aha” yaşantısı yolu ile farkında olduklarını birleştirip farklı bir biçimde organize etmesi ve bunları bütünleştirerek belli bir konuda tam bir aydınlanma yaşaması olarak ortaya koymaktadır. O halde, bize göre zihin bir cümleyi öğelere ayırmak gibi ise; farkındalık bu cümlenin bütün olarak ne söylemek istediğine kulak vermektir ve Geştalt yaklaşımında bütün kendini oluşturan parçaların toplamından her zaman daha fazla ve daha farklıdır.

Yararlanılan Kaynak:

Daş, C. (2010) Bütünleşmek ve Büyümek: Geştalt Terapi Yaklaşımı. 3. Baskı. Ankara: HYB Yayıncılık.


TÜM KİTAPLARDA %45'E VARAN İNDİRİMLER

İyi Hissetmek
%25
indirim
300 TL
225 TL
Hayatı Yeniden Keşfedin
%25
indirim
275 TL
206.25 TL
Mod Terapisi
%25
indirim
200 TL
150 TL

İçerik Yazarı: