Ensest ve İlişkili Sorunlar

Ensest aralarında birinci derecede kan bağı bulunan, evlilikleri yasalar ile engellenen (anne-oğul, baba-kız, dede-torun, kardeşler gibi) akrabalar arasındaki cinsel ilişkidir. Daha geniş çerçevede yapılan tanımlamalarda ise, ensesti cinsel ilişki açısından kültürel açıdan engelli kabul edilen resmi ya da gayri resmi akrabalık bağı olan kişiler arasındaki cinsel ilişki olarak kabul dilebilmektedir. Bu durumda üvey baba-üvey çocuk veya üvey kardeşler arasındaki cinsel ilişkiler de ensest kavramı içerisinde değerlendirilmektedir.

Ensestin köklerinin ödipiyal dönem çatışmalarından köken aldığını iddia edenler olduğu gibi biyolojik bir bozukluk sonucu ortaya çıkabildiğini iddia eden araştırmacılar vardır. Ancak genel kabul gören görüş, Freud'un geliştirdiği, Oedipus kompleksinin çözümlenmesi
döneminde meydana gelen ağır bir bozukluktur. Bugün için bilinen biyolojik bir neden ya da yatkınlık saptanamıştır. Köklerini psikoseksüel gelişim evrelerinden fallik döneminden aldığı kabul edilen ensest davranışı hukuki tarihte gözlenmektedir. İnsanlarca bilinen her kültürde ensest tabusunun değişik şekilleri olduğu gibi bazı ensest biçimlerinede müsaade edilmiştir. Bazı güç sahibi ailelerde ensest ilişkiler desteklenmiştir. Örneğin Mısır, İnka ve Hawaii kraliyet ailelerinde kardeş evlilikleri desteklenmiştir. Ancak sakat doğumlarla
ensest ilişkilerdeki biyolojik engelleyici güç görülmeye başlanmıştır. Artmış genetik risk insanları ensest ilişkilerden uzaklaştırmaya başlamış ve bu nedenle Musevilik ve Hristiyanlığın ilk dönemlerinde evlilikleri yasaklanmış kişilerin listeleri oluşturulmaya başlanmıştır.

Günümüzde ensestin sıklığı üzerine kesin rakamlar yoktur. Bunun en önemli nedenlerinden birisi kişide ve tüm ailede genel bir utanç duygusunun ortaya çıkmasıdır. Varlığı ancak yasaların uygulanmasının gerektiği durumlarda veya taraflardan birisinin psikiyatrik yardım
araması sonucu ortaya çıkmaktadır. Genel olarak mahkeme kayıtlarında ensest milyonda bir oranında görülürken, çocuk psikiyatrisi kliniklerinde %3,8, genel toplumda ise % 0,5 olarak görüldüğü bildirilmektedir. Kadın psikiyatri hastalarında ise oranın çok daha yüksek
olduğu tahmin edilmektedir.

Genellikle alkol kötüye kullanımının olması, kalabalık aile, artmış fizik yakınlık, ailenin izole olması gibi değişik etkenler ensest sıklığını değiştirmektedir. Ancak kesin saptanmış bir ilişki yoktur. Hayvanlarda yapılan çalışmalarda, doğal ortamlarında ensest nadiren
gözlenmiştir ve yaşam alanları daraldıkça ensest oranı yükselmiştir. Ensest olgularında genelde yaşlı ve güçlü olan taraf erkektir. Bu nedenle bazı araştırıcılar tarafından ensest çocuk istismarının, pedofilinin ya da tecavüzün bir varyantı olarak değerlendirilmektedir.

Ensest davranışının ortaya çıkışında bazı etmenlere dikkat çekilmektedir:

  • Kültürel gelişimi veya eğitimi zayıf kişilerde çocuk veya ergenlik dönemlerinde aynı odayı paylaşan kardeş veya akrabalar merak veya deneme amacı ile cinsel ilişkiye girebilirler. Burada girilen ilişkinin sonuçlarını değerlendirememe ve anlayamama söz konusudur.

  • Ağır ruhsal bozukluklara sahip ebeveynler tarafından sergilenen ensest davranışı vardır. Burada genelde baba ağır antisosyal (psikopat) veya alkol kullanıcısıdır. Baba denetimini yitirdiği için böylesine eylemlere girişebilir. Bunun bir başka biçimide küçük çocuklara karşı yoğun seksüel ilgi duyan babanın bu dürtüleri çocuklarına yöneltmesi ile ortaya çıkmaktadır.

  • Aile içi dinamikler bu davranışı doğrudan tetikleyebilir. Örneğin aşırı düşmanca ve saldırgan tutum gösteren anne, baba ve kız arasında ensest ilişkiyi uyarabilir. Bazen baba-kız arasındaki ensestin, anne-oğul arasındaki enseste örnek oluşturduğu görülmüştür. Genel olarak ensest olaylarında kızlar, erkeklere göre daha fazla istismar edilmektedirler. Tüm ensestlerin %75'i baba-kız ensestidir. Yine yaşın küçülmesi de ensest olasılığını arttırmaktadır. 9 yaşın altındaki vakalar tüm ensest vakalarının %30'unu oluşturmaktadır. Rollerin paylaşılması açısından ilginç olan bir durum evin en büyük kızı ile babanın ensest ilişkisidir. Burada büyük kız evin bütün sorumluluklarını ve cinsel görevlerini de üstlenmiştir. Bir şekilde annenin yerini almıştır. Sosyoekonomik düzeyi düşük ailelerde daha sık rastlandığına inanılmaktadır.



İstismarın oluşum şekli kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Ödipiyal dönemde (3-5 yaş) ufak oyunlar gibi başlayabilir. Karşılıklı genital bölgelerin okşanması gibi. Daha ileriki dönemlerde ebeveyn ensest davranışını ödüllendirerek olayın sürmesini sağlar. Bazen bu dönem farklı olabilir ve kurbana karşı yoğun psikolojik baskı uygulanabilir. Genellikle çocuğu adölesan dönemine girmesi ile olay açığa çıkar. Bu dönemde asilik dönem özelliğini doğal olarak sergileyen genç aşırı öfke ile kendisine zarar veren ebeveyne ya da kişiye karşı çıkmaya başlar. Baba, kızın ilişkilerini açıklamasından korktuğu için ve kıskançlıktan kızın normal gelişimini engellemeye çalışabilir. Bazen baba ile kardeşlerinin özel ilişkisini sezen diğer kardeşlerin ensesti de olaya karışır. Olayı ya arkadaşlarına ya da anneye açıklar. Annelerin olayı örtbas etmeye çalıştıkları gözlenmiştir. Anne aşırı utanç, kaygı ve rekabet duyguları içerisinde olabilir.

Anne-oğul ensesti çok ciddi bir tabudur ve baba-kız ensestine göre çok daha az rastlanır. Varlığı hemen hemen daima çok ağır psikopatolojiye işaret eder.

Çocuğun çok değişik bedensel yakınmalarla sıkça hekime başvurmayı istemesi, okula uyum sorunları göstermesi, fizik zarar belirtilerinin gözlenmesi ile ensestten şüphelenmek gerekir. Ayrıntılı fizik muayene ve ruhsal muayene önemlidir. Muayene ve öykü alınması
ebeveynlerden ayrı bir ortamda yapılmalıdır. Olayın hassaslığı nedeni ile görüşme ve muayene titizlikle yapılmalıdır. İstismarın ortaya çıktığı durumlarda doğrudan istismarın sonlandırılması için, ailenin ve istismarcının çocuk üzerine uygulayacağı psikolojik baskının engellenmesi için kurban ve istismarcı birbirinden ayrılmalıdır. Kurban, akraba ya da koruyucu bir aile yanına yerleştirilebileceği gibi, istismarcı gönüllü olarak ya da mahkeme kararı ile evden uzaklaştırılabilir. Anayasanın 27. Maddesine göre "herkes yaşama, maddi ve manevi varlığını geliştirme" hakkına sahiptir. Ayrıca Türk Ceza Kanununun 417. Maddesinde, failin kurbanın yakınlarından birisi olması durumunda cezayı arttırıcı bir unsur olduğu bildirilmektedir. İstismarcı bu yasalarla suçlanmaktadır. Medeni kanunun 274/1 maddesine göre velayeti yerine getirmekten aciz veya durumunu kötüye kullanan anne-babadan hakim velayet hakkını kaldırabilir. Velayeti bakımı, sağlığı ve gereksinimleri karşılayabilecek başka kişi veya kurumlara verebilir.

Tüm bu maddelere karşın tüm açılardan yetişkinlerin vereceği bakım ve yardıma ihtiyaç gösteren çocukların istismar edilmesi ve ensestin Türk Ceza Kanununda ayrı bir madde ile düzenlenmesi gereği açıktır. Türk Tabipleri Birliğinin konu üzerindeki çalışmaları olmakla beraber henüz atılacak adımların sayısı çoktur. Ensestin önlenmesi, açığa çıkarılması, kurbanların korunması ve suçluların gerekli cezai yaptrımları görmesi en temel
düzenlemeler olacaktır.


TÜM KİTAPLARDA %45'E VARAN İNDİRİMLER

İyi Hissetmek
%25
indirim
300 TL
225 TL
Hayatı Yeniden Keşfedin
%25
indirim
275 TL
206.25 TL
Mod Terapisi
%25
indirim
200 TL
150 TL
Jane Doe

Psikiyatr H.Alp Karaosmanoğlu

1969 yılında İzmir'de doğdu. 1993 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olduktan sonra Psikiyatri ihtisasını Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde tamamladı. Analitik Yönelimli Grup Terapileri, Bilişsel ve Davranışçı Psikoterapi, Cinsel İşlev Bozuklukları Tedavileri eğitimlerini tamamladı.

2000 yılında PsikoNET Psikoterapi ve Eğitim Merkezini kurdu. Halen bu merkezin yöneticiliğini yapmaktadır. Bilişsel ve Davranışçı Terapi eğitimini ve süpervizyonunu bitirdikten sonra 2002 yılında Şema Terapi ile ilgilenmeye başladı ve 2005 yılının başlarından itibaren bu tedavi türünün ülkemizde tanınması ve uygulanması amacıyla eğitmlere başladı. ISST (International Society of Schema Therapy) tarafından "Advanced" seviyede Şema Terapisti ve eğitimcisi olarak tanınan Dr. Karaosmanoğlu halen bu eğitimleri sürdürmektedir.

2003 yılında PsikoNET Yayınlarını kuran Dr. Karaosmanoğlu, Bilişsel ve Davranışçı Terapi ve Şema Terapi konularında çeşitli kitapların çevirilerinde yer aldı ve editörlüklerini yaptı.